Sıkça Sorulan Sorular

Pilates, Joseph Pilates tarafından kasları güçlendirmek, esnekliği arttırmak ve vücudun genel sağlığını iyileştirmek amacıyla geliştirilmiş bir egzersiz sistemidir. Egzersizler minder üzerinde ya da özel olarak dizayn edilmiş aletlerle yapılır. Pilates sistemi vücudun her bölümünü çalıştırmaya yönelik farklı aktivitelere uygun egzersizler içerir. 20.yüzyılın başlarında ortaya çıkan pilates, kendi döneminin ilerisinde bir sistemdi ve 21. yüzyılın modern insanları tarafından büyük ilgi gördü. A.B.D’de günümüzde yaklaşık 10 milyon kişi pilates yapmakta ve bu sayı her geçen sene daha da artmaktadır.

Pilates egzersizlerinin temel amacı zihin-beden bütünlüğünü sağlamaktır. Verimli bir çalışma için her egzersizde nefese ve hareketlerin doğru yapılmasına odaklanılır. Pilates vücudun merkezini (core) güçlendirip, denge ve koordinasyonu arttırarak stresi azaltmaktadır. Egzersizler güvenli ve kontrollü yapıldığından her yaş seviyesine uygundur. Pilates vücudumuzu daha iyi tanımamızı sağlar ve faydalarını günlük hayatımızda da hissederiz. Pilates günümüzde fitness kulüplerinde, özel stüdyolarda, rehabilitasyon merkezlerinde ve hastanelerde çeşitli rahatsızlıkları olan insanlardan profesyonel sporculara kadar herkesin sağlığını iyileştirmek için kullanılmaktadır. Pilates, katılımcıların günden güne artmasıyla insanların ihtiyaçları doğrultusunda hareket kabiliyetlerini kolaylaştırmaya devam etmektedir.

Pilates ile kilo verildiğini söyleyen bir eğitmeniniz var ise, eğitmeninizi tekrar bir gözden geçirin derim. Pilates yağ yaktıran bir egzersiz sistemi değildir. Pilates Uzun vadede kas oranınızı artacağı için dolaylı olarak metabolizma hızınızı da arttıracaktır, yani kilo vermenize yardımcı olacaktır. Ama düzgün bir beslenme ve kardiyovasküler çalışmalar olmadan pilatesin tek başına kilo verdirdiğini söylemek çok doğru değildir.

Egzersiz yaparak yağları kasa dönüştürmek yada egzersizi bırakınca kasaların yağa dönüşeceği meselesi en saçma fitness efsanelerinden biridir. Bu anatomi ve fizyoloji bilgisi olmayan insanların ürettiği saçma bir efsanedir. Kas ve yağ hücreleri birbirinden tamamen ayrı türde dokulardır ve kesinlikle birbirlerine dönüşemezler.

Kas dokusu, en çok enerjiye ihtiyacı olan ve kasılabilen dokulardır. İskelet kası istemli olarak kasılan, tendonlar ile kemiklere bağlı ve biz hareket ettiğimizde kullandığımız kaslardır. İstemsiz kasılan kaslar ise mide, bağısaklar ve kardiyak kaslardır.

Yağ dokusu ise adipoz bir dokudur görevi fazlalık enerjiyi lipit formunda depo etmektir. Son yıllarda yapılan araştırmalarda ise bir hormon organı gibi davrandığı da tespit edilmiştir.genellikle deri altında, iç organların çevresinde, sarı kemik iliğinde ve meme dokusunda bulunur. Fazlalığı hastalığa yol açar.

Bu bilgilerden yola çıkarak diyebilirizki kaslar çalıştıkça büyürler büyümeyle birlikte vucütta yağ yakımı artar. Yani kısacası yağ hücresi kas hücresine dönüşemez.

İskelet kası postür zayıflıkları nedeniyle tamamen gevşemiş dahi olsa sarkmış bir görünüm vermez. Uzun süre kullanılmadığında kas atrofi olur. Yani hücrelerin kalınlığı dolayısıyla hacmi azalır. Sarkma görüntüsü kasa has bir olay değildir. Kasın atrofi olması sonucu onu saran cildinize has bir olaydır. Bu da sporu bırakır bırakmaz olacak bir şey değildir.

Özellikle yaşlanmayla ilgili değişimler bundan daha çok sorumludur. yaşlanmayla birlikte insan kas kütlesinin %3ünü kayberder, buna sarkopenya denir. Bu durum uzmanlar tarafından gizli ölüm olarak anılır. bu nedenle en yaşlı kişilerin bile her gün 30 dakika yürüyüp haftada en az 3 gün de farklı kas gruplarını çalıştıran bir Antrenman yapmaları gerektiğini vurgular. Bu teorilerden yola çıkarak söylememiz gerekir ki hem yaşlıların hem de gençlerin kas kayıplarına uğramamak için düzenli olarak egzersiz yapmaları gerekiyor.

Kadınların %98inde bu sorun mevcuttur. Geriye kalan %2si ise ya Afrika kökenlidir ya da genetik olarak bu duruma maruz kalmaz. Selülit bir hastalık değildir. Selülit kötü vücut yağı değildir. Ya da toksin fazlalığı değildir. Selülit en basit anlatımıyla yağ dokusunun kadın vücudunda depo edilmiş şeklidir. yağ deposunun kadında gamzeli bir görüntü vermesinin nedeni, erkek ve kadın cildinin anatomik farklılıklarından ileri gelir. Cilt yüzeyinden kaslara doğru gidildikçe önce üst deri sonra altderi katmanları bulunur. Alt derinin altında ise 3 katmandan oluşan yağ dokusu mevcuttur. Selülit görünümü bu 3 katmandan deriye en yakın olan en üst katmanda gerçekleşir. Erkekte ve kadında selülit oluşumunun farklı olmasının sebebi yağ kompartımanlarının farklılığındandır. Yağ kompartımanları kadında paralel kolajen zincirle ayrılıp erkekte çapraz kolajen zincirle ayrılır. Bu durum, erkekte yağın depo odacıklarından yukarıya çıkmasını engeller. Kadında ise artan yağ dokusunun deriye daha kolay çıkıntı yapabilmesini sağlar. Buna bir de kadındaki ostrejen hormonuyla erkeğe göre daha ince deri katmanı olmasını da eklersek neden kadınlarda selülit görünümü olduğunu anlayabiliriz.

Yani diyebiliriz ki bu durumdan kurtulmak için Birçok pahalı kreme para vermek yerine kilomuzu kontrol altına alıp beslenmenizi düzenli hale sokup, egzersiz yapmalısınız. Vücudunuzu aşırı sodyumdan uzak tutmalısınız ve bol su içmelisiniz. buna ek olarakta östrojen metabolizmasını düzenleyen turpgiller, mevsim sebze ve meyveleri, doğal elma sirkesi bilinen en iyi cilt dostlarıdır.

Vücut yağ oranıyla ilgili bilmeniz gereken en önemli konulardan biri kadın ve erkekler için yağ oranlarının farklı standartları olduğudur. Bir kadın için normal olan yağ oranı, bir erkek için kilolu olarak kabul edilebilir. İdeal yağ oranını belirlemek için dünyanın önde gelen spor ve sağlık kuruluşlarının sonuçları aşağıdaki tabloda belirtilmiştir.

Tanım

Kadınlar

Erkekler

Olması Gereken Hayati yağ

% 10-13

% 2-5

Sporcu

% 14-20

% 6-13

Fit İnsan

% 21-24

% 14-17

Ortalama

% 25-31

% 18-24

Obez

% 32+

% 25+